Ezan Nedir? Ne Söyler?
Sözlükte "bildirmek, duyurmak, çağrıda bulunmak, ilan etmek" manasında
bir mastar olan ezan kelimesi terim olarak farz namazların vaktinin geldiğini,
nasla belirlenen sözlerle ve özel şekilde müminlere duyurmayı ifade eder.
Aynı kökten gelen müezzin "ezan okuyan kimse", mi'zene de "ezan okunan yer"
(minare) demektir. Ezan kelimesi Kur'ân-ı Kerim'de bir yerde "bildiri, ilam"
manasında geçerken 1 terim anlamında ezana nida kökünün türevleriyle
iki âyette 2 işaret edilmiştir. Ezan sözlük anlamında ve çeşitli fiil kalıplarıyla
yedi âyette 3 müezzin de yine bu çerçevede "çağrıcı, tellal" manasında iki
âyette4 yer almaktadır. Hadislerde ise ezan kelimesi terim anlamında hem
isim olarak hem de çeşitli fiil kalıplarıyla sıkça geçmektedir 5
Namaz Mekke döneminde farz kılındığı halde Hz. Peygamber'in Medine'ye
gidişine kadar namaz vakitlerini bildirmek için bir yol düşünülmemişti. Medine
döneminde ise Müslümanlar başlangıçta zaman zaman bir araya toplanıp namaz
vakitlerini gözetirlerdi. Bir süre namaz vakitlerinde sokaklarda "es-salah es-salah"
(namaza namaza) diye çağrıda bulunulduysa da bu yeterli olmuyordu. Namaz vaktinin
geldiğini haber vermek üzere bir işarete ihtiyaç duyulduğu aşikardı. Bunun için nâkûs
(Hıristiyanlarca şimdiki çan yerine kullanılan, üzerine bir çomakla vurularak ses çıkarılan
tahta parçası) çalınması, boru öttürülmesi, ateş yakılması veya bayrak dikilmesi şeklinde
çeşitli tekliflerde bulunulduysa da nâkûs Hıristiyanların, boru Yahudilerin, ateş Mecusi1erin
âdeti olduğu için Rasûlullah tarafından kabul edilmedi. Ancak bu sırada ashabdan Abdullah
b. Zeyd b. Sa'lebe'ye rüyada ezan öğretilmiş, Abdullah da ertesi gün Hz. Peygamber'e gelerek
durumu haber vermişti. Bunun üzerine Rasûl-i Ekrem Bilal'e ezan cümlelerini ezanda ikişer, ikamette
ise birer defa okumasını emretti. Bu arada Hz. Ömer Rasûlullah'a gelip aynı rüyayı kendisinin de gördüğünü,
ancak Abdullah b. Zeyd'in daha erken davrandığını bildirmiştir 6
Bilal, Neccaroğullarından bir kadına ait yüksek bir evin üstüne çıkıp ilk olarak sabah ezanını okudu.
7 Böylece ezan hicri 1. (622) veya bir rivayete göre 2. (623) yılda meşru kılınmış oldu. Daha sonra
Mescid-i Nebevi'nin arka tarafına ezan okumak için özel bir yer yapıldı.
Ezan sünnet yoluyla meşru kılınmakla birlikte Kur'ân-ı Kerim'deki, "Namaza çağırdığınızda
onu alay ve eğlence konusu yaparlar. Bu davranışları onların düşünemeyen bir toplum olmasından dolayıdır."8 ;
"Ey inananlar! Cuma günü namaza çağrıldığınız zaman hemen Allah'ı anmaya koşun
ve alışverişi bırakın"9 mealindeki âyetlerle de teyit edilmiştir.
Ezan şu sözlerden oluşur:
"Allahu ekber" (Allah en büyüktür [dört defa]);
"Eşhedu en lâ ilahe illallah" (Allah'tan baksa tanrı olmadığına şehadet ederim [iki defa]);
"Eşhedu enne Muhammeder Rasûlullah" (Muhammed'in Allah'ın elçisi olduğuna şehadet ederim [iki defa]);
"Hayye ale's-salah" (haydi namaza [iki defa]):
"Hayye ale'l-felah" (haydi kurtulusa [iki defa]);
"Allahu ekber" (Allah en büyüktür [iki defa]):
"Lâ ilahe illallah" (Allah'tan baksa tanrı yoktur).
Sabah ezanında, "Hayye ale'l-felah"tan sonra iki defa, "es-Salatu hayrum mine'n nevm"
(namaz uykudan hayırlıdır) sözü tekrarlanır ki buna "tesvib" denilir.
Mana ve muhtevası bakımından ezan hem namaz hem de İslam için bir çağrıdır.
Yani ezan vasıtasıyla insanlar bir taraftan namaza çağrılırken diğer taraftan İslam'ın
üç temel ilkesini oluşturan Allah'ın varlığı ve birliği, Hz. Muhammed (sav)'in O'nun elçisi
olduğu ve asıl kurtuluşun (felah) ahiret mutluluğunda bulunduğu gerçeği açıklanmış olur
. Yer küresinin güneş karsısındaki konumu ve kendi çevresinde dönüşü ile namaz
vakitlerinin oluştuğu göz önünde bulundurulduğu takdirde Müslümanlarla meskun
olan her noktada günde beş defa okunan ezanın kesintisiz devam ettiği, bu ilahî
mesajın günün her anında yeryüzünden yükseldiği anlaşılır. Hz. Peygamber'den
nakledilen birçok hadis ezanın mana ve önemini dile getirmekte ve ezan okumanın faziletlerini belirtmektedir. 10
Ezan farz olan namazlar için okunur. Camide okunan ezan duyuluyorsa evlerde kılınacak
namaz için ayrıca ezan okunmaz. Ezanın duyulmadığı uzak bir mesafede veya yerleşim
merkezleri dışında bulunanlar da ezan okurlar. Cenaze namazı ile vitir, bayram, teravih,
yağmur duası namazı ve farz-ı ayın olmayan diğer namazlar için ezan okunmaz.
Farz namazlar dışında güneş tutulması vb. sebeplerle cemaatle kılınan namazlar için
Hz. Peygamber zamanında ezan okunmamış, Müslümanlar, "es-Salate (es-salatü) câmiaten"
(cemaatle namaza geliniz) diye çağrılmışlardır.11 Yeni doğan bebeğin sağ kulağına hafif sesle
ezan, sol kulağına da ikamet okumak mendubdur. 12
Müezzinin sesinin gür ve güzel olması, ezanı ayakta ve yüksekçe bir yere çıkıp dinleyenlerin
tekrarına imkan verecek şekilde yavaş okuması, sesin daha güçlü çıkmasına yardımcı
olacağı için şehadet parmaklarının uçlarını kulaklarına götürmesi veya ellerini kulaklarının
üzerine koyması, kıbleye yönelmesi, "Hayye ale's-salah" derken yüzünü sağa,
"Hayye ale'l-felah" derken de sola çevirmesi, dini hassasiyet sahibi ve abdestli olması müstehabdır.
Ezanı işiten bir Müslüman, müezzinin sözlerini ondan sonra tekrar eder. Ancak,
"Hayye ale's-salah" ve "Hayye ale'l-felah"ta bunların yerine "La havle vela kuvvete illa billah"
(bütün değişimler, bütün güç ve hareket Allah'ın iradesiyle mümkündür) cümlesini tekrar eder.
Sabah ezanında ilave edilen, "es-Salatü hayrum mine'n- nevm" cümlesine de, "
Sadakte ve berirte" (doğru ve haklı söyledin) diye karşılık verilir.
Ezanın bitiminden sonra Hz. Peygamber'in öğrettiği ve şefaatine vesile olacağını haber
verdiği şu dua okunur:
"Allahümme rabbe hazihi'd-da'veti't-tamme ve's-salati'l-kaime ati Muhammeden
el-vesilete ve'l-fazilete ve'b'ashü makamen mahmüdeni'llezi vaadteh"
"Ey bu mükemmel davetin ve daimi çağrının (veya kılınacak namazın) rabbi olan Allahım!
Muhammed'e sana yaklaştırıcı her türlü vesileyi ihsan et. O'nu faziletlerle donat,
Onu Kur'an-ı Keriminde vaad ettiğin övgü makamına yücelt". (Buharî, "Ezan", 81)